Aybike Burcu Kentsü ile Yeni Ekonomi Döneminde Çocuk Gelişimi Üzerine
Derneğimiz Araştırmacısı Ayfer Asena Selek, Kariyer.net Kıdemli Özel Müşteriler Yöneticisi Aybike Burcu Kentsü ile eğitim ve yeni ekonomi üzerine bir röportaj gerçekleştirdi. Keyifli okumalar dileriz.
Ayfer Asena Selek: Hayatınızda en son, ilk defa yaptığınız şey neydi?
Aybike Burcu Kentsü: Ata binmeyi deneyimlediğim bir zaman vardı. Göründüğü gibi hiç kolay değil.
Ayfer Asena Selek: Bir slogan, özlü söz veya mottonuz var mı, nedir?
Aybike Burcu Kentsü: Anı yaşamak ya da anda kalmak gibi bir düşüncem var. Bir şeyi yaparken önce hayal edip ondan sonra aksiyon almak, tamamen hayalini kurup ilerlemek. Bu anın duygusu neyse onu yaşamaya çalışıyorum. Bugün gerçekten üzgünsem üzgünlüğümü yaşayayım bitireyim ya da mutluysam aynı şekilde.
Ayfer Asena Selek: Sizi etkileyen kitap ve film var mı bize önerebileceğiniz?
Aybike Burcu Kentsü: Genellikle Ayşe Kulin kitaplarını çok severim ama etkilendiğim bir kitap olarak çocukların eğitimiyle de ilgili olarak aslında, etkili vurucu bir kitap vardır: Bülbülü Öldürmek, Harper Lee. 55 yıl sonra da bir kitabı daha yayınlandı: Tesbih Ağacının Gölgesinde. O da ilk kitabın devamı olan bir kitap. Gerçekten hikaye de yanılmıyorsam 30 yıl sonra devam ediyor. Beni çok etkileyen nokta çocuklarınıza verdiğiniz her şeyin aslında o ikinci kitapta, o özü o kadar güzel veriyorsunuz ki, yıllar sonra etkisini görüyorsunuz.
Ayfer Asena Selek: Bazı basit soruların cevapları çok zordur, sizin basit sorunuz nedir?
Aybike Burcu Kentsü: Yaptığım iş neye hizmet ediyor sorusu benim en basit sorumdur. Öncelikle yaptığım iş neye hizmet ediyor onu tespit edip ilerlemek.
Ayfer Asena Selek: Hatırladığınız ilk hayaliniz neydi?
Aybike Burcu Kentsü: Aslında hayalimi yaşıyorum şuanda. Böyle bir aile kurmayı gerçekten çok hayal ediyordum. Şuan çocuklarımla beraber çok güzel bir sinerjimiz oldu. Aynı zamanda devam eden hayallerim var. Hayallerimi yazıyorum. Hatta hayal defteri tutmayı düşünüyorum. Aklınızdan geçen bir şey yazılı hale geldiği zaman gerçekleşme olasılığı da daha yüksek oluyor.
Söyleyemediğiniz şeyleri de yazabiliyorsunuz. Onun dışında, bahçeli bir yere taşınmayı çok arzu ediyorum. İsmini Tarçın koyacağımız bir köpek arkadaşları olsun istiyorum. Hayal kurmaya devam etmek lazım yoksa hayatın pek de fazla tadı olmuyor.
Ayfer Asena Selek: Değişim, gelecek ve geçmiş gibi kavramları temsil eden şeyler neler?
Aybike Burcu Kentsü: Gelecekten biraz endişeliyim. Gelecekte çok iyi pozisyon almamız gerektiğini düşünüyorum. Gelişen teknolojiyle, Endüstri 4.0 ile örneğin. Bizim nerede olacağımız gerçekten çok şaibeli. O yüzden kendimizi çok iyi geliştireceğimiz bir yapıda olmamız gerekiyor. Orada esinlendiğim bir film vardı. “Gizli Sayılar” adında. NASA’da çalışan üç afroamerikalı kadının işsiz kalacağını öngörüp nasıl şekillendikleriyle ilgili. İlk defa bilgisayarın NASA’ya geldiği dönemde bilgisayar hakkında hiç kimse hiç fikre sahip değilken bir Afroamerikalı kadının sadece okuduğu kitaplarla bütün gücü ele alması. O beni çok etkilemişti.
Bizim geleceğimizde çocukları nasıl yetiştirdiğimiz, onları nasıl hazırladığımız çok kıymetli. Biz de onlar da bizim şuan yaşadığımız dünyadan çok farklı bir dünyaya hazır olmalıyız aslında. Hem psikolojik olarak hem de yapı olarak farklı şeyleri konuşacağımız bir dönem. Bizim dönemimizde İngilizce biliyor olmanın avantaj olduğu bir noktadan şuan kod yazmanın avantaj olduğu bir dünyaya geçecekler. Bunu da öngörüp onları doğru hazırlamak gerektiğini düşünüyorum. Gelecekle ilgili bu yüzden biraz endişeliyim.
Ayfer Asena Selek: Çocuklarınıza karşı izlediğiniz farklı tutumlar gelişimlerini nasıl etkiliyor? Gözlemlerinizden bahseder misiniz?
Aybike Burcu Kentsü: Çocukları gözlemlediğiniz zaman öğrenmeye çok açık olduklarını fark ediyorsunuz. Çok çabuk öğreniyorlar. Sizden aldığı kodla her şeyi birleştirerek bir defa hayır dediğiniz bir şeyi daha sonra siz yaptığınızda size söylüyor.
Öyle bir noktada oluyorsunuz ki çocuklar bir ayna, siz ne veriyorsanız onu alıyor ve siz o aynaya çok dikkatli bakmalısınız. Enteresan bir şekilde o kodlarla büyüyorlar ve “Bülbülü Öldürmek” kitabında olduğu gibi ilk 6 yıl içerisinde ne alıyorlarsa kötü bir insan mı olacak vicdanlı bir insan mı olacak bunların hepsinin kodlarını aileden alıyorlar. Bu nedenle okul öncesi eğitimin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Sizin davranışınız çocuğunuzun dış ilişkilerde nasıl davranacağını etkiliyor. Bazen bu katı gibi gelebiliyor insanlara. Ailelerde bugünü kurtarmayı çok fazla fark ediyorum. Buna çok fazla inanmıyorum. Örneklerle gitmek gerekirse çocuklarınız yeni ilişkiler kuracakları zaman size bakarak karar veriyorlar. İlk defa bir çocukla karşılaştığında farz edelim ki oğlum arkadaşının elinden oyuncağını almaya çalıştı. Ben de ona çok sert bir şekilde arkadaşından izin almadan alamayacağını söyledim. Şuanda ben buna izin verirsem herkes için aynı şeyi yapar. O yüzden şuan ağlasa dahi doğru olanı yapmasını gerektiğini ona anlatmaya çalışıyorum.
Çocukların ağlamasından endişelenmiyorum ve bunu da öğrenme olarak görüyorum. Sadece şunu söylüyorum ağlaman hiçbir şeyi değiştirmeyecek. İstersen ağla, ağlaman bittikten sonra lütfen yanıma gel konuşalım diyorum. Bu şekilde hiçbir şey elde edemeyeceğini onlara kodladığımı düşünüyorum.
Bunların hepsini onlara çok küçük yaştan itibaren anlattım. Kimsenin beni anlamayacaklarını düşündüğü dönemlerde 6 aylıkken bile. Ben çalışan ve 6 ay sonra işe dönmek zorunda kalmış bir anneyim. O noktada her zaman onlara her şeyi anlattım. Hiçbir zaman evden kaçarak çıkmadım. Kapıdan çıktığımı ve akşam geri döneceğimi bilmelerini sağladım. Çünkü konuşmaya başladıklarında o dönemde söylediğim şeylerin etkisini hissettim. Gerçekten beni anladıklarını bana fark ettirdiler.
2,5 yaşına kadar sadece benim izlediğim ve gerçekten bir şeyler öğrenmesine destek olacak programları 10’ar dakika akşam ve sabah şeklinde sınırlandırarak sağladım. Konuşmalarında çok faydasını gözlemledim. Bu, sizin enerjiyi doğru yönlendirmenizle de alakalı.
Eşimle onlar yatmadan televizyonu açmıyoruz. Orada göreceği şeyi çocukların nasıl yorumlayacağını, onlara ne hissettireceğini hiç bilmiyoruz. Korkunç bir dünya aslında. Örneğin ben onlara bir şey izleteceksem önce kendim izliyorum. Orada farklı kodlayabileceği bir şey var mı onu görmeye çalışıyorum. Farkında olmadan çocuk üzerinde korku, endişe kodlanıyor olabilir. Onların dünyası ve algısı o kadar farklı ki biraz onların gözüyle bakmaya çalışıyorum.
Bir şeyi gerçekten isteme noktasında aslında çocuklar sınırlandırılmayı anne babaların düşündüğünden daha çok seviyorlar. Sınırlarını ve kimin sözünü dinlemeleri gerektiğini bilmeye, bu çerçevenin çizilmesine ihtiyaç duyduklarını düşünüyorum. Bununla ilgili bir kitap okumuştum “Sınırları Belirlemek” adında. Bunu bu şartlar altında yapabilirsin, bu şartlar altında yapamazsın şeklinde. Sınırları zorladığınızda da o çocuğun güven çemberi içerisinde daha mutlu olduğunu görüyorsunuz.
Ayfer Asena Selek: Çocuklarınızı yetiştirmede izlediğiniz farklı tekniklerde çıkış noktanız nedir?
Aybike Burcu Kentsü: Tabii ki oyunla öğreniyorlar. Bence anne baba olarak en çok yapılması gereken şey çocukların oyunla öğrenmesini sağlamak. Biz her zaman belirli bir saatten sonra oyun oynuyoruz. Oyunlar da yaşla beraber hatta ayla beraber hep değişti. Şu dönemlerde saklambaç, basketbol gibi oyunlar oynuyoruz evde. Mesela bir gün yere elektrik bantlarıyla yollar çiziyoruz ve onların arabalarını götürmelerini istiyoruz. Bence kodları da oyunda öğreniyorlar. Neyi yapıp yapamayacağını öyle bir şekilde söylemelisiniz ki sonrasında kendinizle çelişmemeniz gerekiyor. Ağzımızdan çıkan her şeyi gerçekten uyguluyor olmaya ve onlara da uygulatmaya çalışıyoruz.
Artık siz bir bütünsünüz dolayısıyla bu bir takım işi. Siz mutluysanız çocuk mutlu siz ona nasıl davranıyorsanız çocuk size öyle davranıyor.
Her akşam onlara masal anlatıyoruz. Masalla hayal gücünü desteklemeye çalışıyoruz. İkisinden de birer kelime alıyorum ve o kelimeler üzerinden bir masal uyduruyorum. O kadar anlamsız şeyler uydurabiliyorum ki bazen. Çok keyifli oluyor gerçekten. Örneğin bir ambulansla kırmızı topun hikayesi gibi. Ben masalı bitirdikten sonra onlar oyuncaklarına anlatıyorlar o masalı. O kadar farklı anlatıyorlar ki ne algıladıklarını o zaman fark ediyorum.
Ayfer Asena Selek: Yeni Ekonomi çağında, bilgilerin daha çabuk güncelliğini yitirmesi ile eğitim yaşam boyu hale geliyor, bu sürekliliği devam ettirebilmek için uyguladığınız yöntemler nelerdir? Örnek vermeniz mümkün mü?
Aybike Burcu Kentsü: Doğa yürüyüşleri yapıyoruz. Kendi özgürlüklerinde bırakıyoruz ki deneyimlesinler. Tabi ki olmayacak bir şeyi eline alması vs. gibi durumlarda ben de her anne gibi endişe ediyorum ama bir yere kadar duruyorum. Zarar görmeyeceği noktaya kadar bırakıyorum. Dolayısıyla çocuklar ne kadar bu tarz ortamlara alışkın olursa o kadar da hayatta kalma içgüdüleri gelişiyor. Yine hayallerimden bir tanesi ekeceğimiz biçeceğimiz, hobi bahçesi gibi bir yer yapmayı arzu ediyoruz. Olursa o alanda en azından ne ekip nasıl yetiştireceklerini bilsinler istiyorum. Doğada ne yenir ne yenmez hiçbirimiz pek fazla bilmiyoruz.
Uzun bir süre doğrudan şekerle tanıştırmadık. Şekerle tanışmaları neredeyse 2 yaşlarında bir bayram gününde oldu. Sınırlı bir şekilde tüketiyorlar. Örneğin haftada bir kere küçük bir parça şeklinde. Hafta sonları beraber kurabiye yaparken kullanıyoruz. Çok keyifli bir hale geliyor. Sürekli alabilecekleri bir şey olsa o kadar keyif almazlar emin olun. Bir kere alabiliyor olmak sabırsızlıkla beklemelerini sağlıyor. Hem tatil günü diyorlar o güne hem de onu heyecanla bekliyorlar. Birlikte tatlı yemenin mutluluğunu hissediyorlar. Her hafta sonu enerjilerini atabilecekleri etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. O yüzden de hafta sonlarını çok seviyorlar.
Çocuklar için çeşitli deneyim merkezleri var. Örneğin bir alanı tiyatro, bir alanında duvar boyayabildikleri bir alanında da ahşaplardan bir şeyler yapabildikleri bir merkez. Tiyatro çok enteresan bir etki yarattı onlarda. Hiç korkmadılar ve çok hoşuma gitti. Sonuna kadar beklediler ve alkışladılar. Bütün her şeyi anladıklarını da akşamki masalımızda anladım. O yüzden kısa tiyatroların çocuklar üstünde olumlu etkisi olduğunu gördüm.
Programları dolu, ya keyif alacakları ya da bir şeyler öğrenecekleri şekilde hafta sonu programı yapmaya çalışıyoruz.
Ayfer Asena Selek: Yeni Ekonominin en önemli değerinin insan olduğunu düşünürsek, son yıllarda eğitim alanında gerçekleştirilen projeler eğitim alanındaki aksaklıklar neler? Sizce bu aksaklıkların giderilmesi için neler yapılabilir?
Aybike Burcu Kentsü: Eğitim sisteminin tek tip olması. Keşke belirli bir müfredattan ziyade hep birlikte, kreş ortamını koruyarak özgürce yetiştirebilsek çocuklarımızı. Örneğin doğada yetiştirelim. Endişelerimden bir tanesi de bu dünya tamamen yok olsa hiçbirimizin hayatta kalma anlamında çok fazla bilgiye sahip olmaması. Herhangi bir şeyi yetiştiremeyiz, bir sığınak vs. yapamayız. Bence bunlar çok büyük eksikler. O yüzden doğayla ilgili kısmın çok gelişmesini istiyorum. Sadece yaşadığımız hayat bundan ibaret değil çünkü.
Keşke onları kalıplarla değil deneyime dayalı olarak yetiştirebilsek. Finlandiya’daki eğitim sistemine çok özeniyorum. Sanki herkesin aile ortamında eğitim aldığı ve hiç kimsenin yarışma içinde olmadığı bir ortamda büyümelerini çok isterdim.
Hayal gücümüzün bir yerde kısıtlandığını düşünmüyor musunuz? Ben düşünüyorum. Mesela resim yaparken bir bulut çiziyorsa pembe rengi veriyorum. Her zaman mavi olmak zorunda değil. Biz istemsiz olarak bu kodları aldık maalesef ki. Hayal gücümüz ve üretkenliğimiz çok sınırlandı. Onların üretkenliğinin baltalanmayacağı bir eğitim sistemi oluşmasını çok isterdim. Umarım onların tarafında gerçekten üretim anlamında farklı şeyler çıkıyor olsun, mucitler çıkıyor olsun. Bunu destekleyecek okulların artmasını çok isterim.

Ayfer Asena Selek

YORUM YAPILMADI